
Japonya’nın kabinesi, Sanae Takaichi liderliğinde 21,3 trilyon yenlik dev bir teşvik paketini onayladı; fakat piyasa buna destek değil, alarm veriyor. Yeni kabine ilk büyük adımını atarken, kararın yarattığı yan etki küresel finansı tehdit eden büyüklükte: Japonya’nın süper uzun vadeli tahvil faizleri tarihi zirvelere dayanıyor, yen carry trade çözülme sinyali veriyor ve dünya çapında risk iştahı hızla bozuluyor.
Takaichi’nin genişlemeci yönelimi, pandemi sonrası açıklanan en büyük teşvik paketiyle ete kemiğe bürünmüş durumda. 17,7 trilyon yenlik harcama, önceki yılın üzerinde; buna ek olarak 2,7 trilyon yen vergi indirimi geliyor. Hükümet yüksek vergi gelirleriyle finansman sağlamayı hedeflese de, açıkların bir kısmı yeni tahvil ihraçlarıyla kapatılacak. Bu açıklama bile başlı başına tahvil piyasasında baskı oluşturuyor. Japonya’nın 30 yıllık devlet tahvili faizi %3,32–3,34 bandına yükseldi; bu seviye, ülkenin uzun vadeli borçlanma maliyetinde neredeyse “rejim değişimi” anlamına geliyor.
Para politikası tarafı daha sert bir kırılmaya işaret ediyor. BoJ’un normalleşmeye yaklaşması ve uzun vadeli faiz eğrisini yukarı çekmesi, yıllardır küresel finansın temel taşı olan yen carry trade’in cazibesini yok ediyor. Gelişmiş ülke fonları, bankalar ve hedge fonlar yıllarca sıfıra yakın maliyetle yen borçlanıp bunu yüksek getirili ABD tahvillerine, teknoloji hisselerine veya gelişen ülke faizine park etti. Bu mekanizma ucuz para yaratıyor, küresel likiditeyi şişiriyordu. Ancak yen güçlenmeye başlarsa —ki USD/JPY’nin 157 çevresinde dalgalanması bu riskin büyüdüğüne işaret ediyor— kaldıraçlı pozisyonlar topluca çözülür.
Bu senaryo 2024 Temmuz’unda küçük bir fragman vermişti: Nikkei’nin -%12, Nasdaq’ın -%13 düşüşle sarsıldığı o mini çöküş, aslında yen carry trade zincirinin bir halkasının koptuğunu gösteriyordu. Bugün risk çok daha büyük. Çünkü hem Fed faiz indirim döngüsüne hazırlanıyor hem de BoJ piyasadan likidite çekmek üzere konumlanıyor. Bu iki hareket birlikte küresel getiri farklarını daraltarak carry pozisyonlarının matematiğini bozuyor.
Makro sonuçlar sert olabilir. Japon tahvillerindeki satışın derinleşmesi, ABD tahvillerine Japon talebini azaltarak ABD faizlerini kalıcı olarak 0,5–1 puan yukarı itebilir. Küresel sermaye, riskli varlıklardan çekilip güvenli alanlara yönelirken hisse senetlerinde yeniden fiyatlama kaçınılmaz hale gelir. Teknoloji ağırlıklı endekslerde volatilite artar; özellikle ABD’de AI odaklı megakap döngüsü, fon çıkışlarına karşı kırılgan.
Türkiye gibi gelişen piyasalarda ise dolaylı etkiler şimdiden belirginleşebilir. Küresel likidite daralması Borsa İstanbul üzerinde baskı yaratırken, carry pozisyonlarının kapanması dövize talebi artırabilir. Tahvil piyasasında yabancı payı sınırlı olsa da küresel faiz şoku yerel getirileri yukarı zorlayabilir.
Japonya’nın teşvik paketi nominal olarak büyümeyi desteklemeyi amaçlıyor, ancak piyasanın okuması tamamen farklı bir yere gidiyor: Küresel finansın temel kolonlarından biri olan ucuz yen dönemi kapanıyor. Bu, sadece Japonya ekonomisinin değil, dünya likidite mimarisinin de yeniden yazıldığı bir döneme işaret ediyor.
