BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Yıllık kontrol zamanınız geldi. Bekleme salonunda dünyanın en seçkin yayınlarının yıpranmış sayfalarını karıştırarak (Endonezya’nın bir yol ayrımında olduğunu biliyor muydunuz?) geçen bir bekleyişin ardından adınız nihayet çağrılıyor. Karşınızda gülümseyen bir profesyonel var; fakat bu kez odada dezenfektan değil, beyaz tahta kalemlerinde kullanılan çözücülerin kokusu var. Katlanır muayene yatağının yerinde, köşede mahremiyet perdesinin arkasında bir Bloomberg terminali duruyor, piyasadaki her oynaklıkta yeşil ya da kırmızı yanıp sönüyor. Ekonomist sizi şimdi görecek.
John Maynard Keynes, pek de mütevazı sayılmayacak bir ekonomist, ekonomistlerin kamuoyunda “diş hekimleri gibi mütevazı, yetkin insanlar” olarak görülmesini sağlayacak şekilde davranması gerektiğini yazmıştı. Keynes’in kastettiği, ekonomiyi nasıl yönetileceğine dair teknokratik bir uzlaşıydı; birebir bakım ve ilgi sunan tıp doktorları gibi bir yaklaşım değil. Peki ya meslek bu fikri hem ciddiye hem de kelimesi kelimesine alsa? Bir ekonomiste gitmek hayatınızı gerçekten iyileştirebilir mi?
İlk soru, neyin sorun olduğu: Gelir mi mutluluk mu? İyi haber şu ki, daha fazla para sizi genellikle daha mutlu eder. Ekonomistler, artan gelirlerin duygusal iyiliğe etkisinin bir noktada durduğunu düşünüyorlardı — 2010 tarihli bir araştırma, bu eşiği 75.000 dolar (bugün 110.000 dolar) olarak belirlemişti. Ancak Pennsylvania Üniversitesi’nden Matthew Killingsworth’un araştırması bu fikri çürüttü. Ona göre, küçük bir azınlık hariç, refah genellikle gelirle birlikte artıyor ve bu eğilimin bir üst sınırı yok. Modern ekonomi araştırmaları, Britanyalı yazar Kingsley Amis’in, “Güzel şeylerin, kötü şeylerden daha güzel olmasının yollarının sonu yoktur” sözünü doğruluyor. Diyelim ki daha fazla paranın mutluluğa katkısı bir noktada dursa bile, çoğu kişi daha fazla kazanmanın mutluluk dışındaki somut faydalarından yararlanacaktır. Bu yüzden, ekonomistin maddi olana odaklanıp, manevi tarafı din adamlarına bırakması daha iyi olur.
Birçok hastada ekonomist dosyasına bakıp, “Buradan başlamazdım” diye iç geçirir. Bir kişinin yaşam sonuçlarını en çok etkileyen unsur, doğduğu yerdir. Dünyanın zengin olmayan ülkelerinde yaşayan %83’lük kesim kötü bir elde doğmuş olur. En azından reçete basittir: Gidebiliyorsanız taşının. Göçün getirisi çok yüksektir. 2016’da Michael Clemens, Claudio Montenegro ve Lant Pritchett’in yaptığı bir çalışmaya göre, yoksul bir ülkeden Amerika’ya taşınan, ortaöğretim mezunu 30 yaşında ortalama bir erkek, fiyat farklarına göre ayarlandığında yılda yaklaşık 14.000 dolar kazanç sağlıyor. Bu faydalar, sonraki nesillere de geçme eğiliminde. Ekonomistlerin asıl şaşırdığı, çok az kişinin göç etmesi; çok fazla değil. (Sınır çitleri yalnızca bunun küçük bir kısmını açıklıyor.)
Kalan tavsiyeler, yaşınıza ve şimdiye kadar neyin ters gittiğine bağlı. Üniversiteye gidip gitmemek, hangi bölümü okumak, hangi kariyeri seçmek, aile kurup kurmamak ve kiminle kurmak gibi birkaç büyük karar diğerlerinden çok daha önemlidir. Üniversite eğitimi genellikle iyi bir yatırımdır. 2020’de Britanya’daki Mali Araştırmalar Enstitüsü’nün (IFS) bulgularına göre, bireysel özellikler ve vergiler hesaba katıldığında üniversite mezuniyeti, ömür boyu kazançlarda ortalama %20 artış sağlar. Ancak getiriler, ne okuduğunuza bağlıdır: Yaratıcı sanatlar bölümlerine girenler finansal açıdan hiçbir fayda beklememelidir. Erkek doktorlar ve ekonomistler, yaşam boyu kazançlarını yaklaşık 500.000 £ (625.000 $) artırır.
Ekonomist, meslekler arasındaki ücret farklarının giderek daha fazla, sadece ne iş yaptığınızdan değil, çalıştığınız şirketten kaynaklandığını da belirtmelidir. Bu yüzden en iyisi, “süper yıldız” bir işverende çalışmaktır. Sendikalı şirketler sendikasızlardan daha fazla ödeyebilir; fakat yüksek potansiyelli biriyseniz, ikinciyi tercih etmek isteyebilirsiniz. Çünkü sendikalar genelde düşük performanslıların daha fazla, yüksek performanslıların ise daha az kazanmasını sağlar. İlişkilerde, geç evlilikler genellikle daha istikrarlı olur; ancak bunun çoğu ekonomistlerin “seçim etkisi” dediği şeyden kaynaklanır. Evlilik zamanlamasının tek başına etkisi azdır; bu desen, doğru partneri bekleyen kişilerin özelliklerini yansıtır. Araştırmalar, çocuk sahibi olmayı ertelemenin de iyi olabileceğini ve bu kez bunun seçim etkisi olmayabileceğini gösteriyor: Kadının kariyerine ara verme yaşı ne kadar geç olursa, ömür boyu kazançlarına etkisi o kadar küçük olur.
Daha yaşlı “hastalar” için ekonomistin vereceği tavsiye daha sınırlıdır. Emeklilik için tasarruf, ne kadar erken başlanırsa o kadar değerlidir. Ekonomist, gençlere bileşik faiz hakkında hızlı bir beyaz tahta dersi verebilir. Daha yaşlı kişiler, gelirlerini artırmak için fazla zamana sahip olmadıklarından, bunun yerine mutlu olmaya odaklanmalıdır. Yalnızlık, en büyük risktir. Belki yaratıcı sanatlar alanında ikinci bir diploma faydalı olabilir.
On uzmandan dokuzu öneriyor…
Tüm bunlar bir uyarıyla birlikte gelir: Ekonomik araştırmalar ortalamalarla ilgilenir. Tavsiyelerin çoğu, kişiye özel değil geneldir. Diş hekimlerinin tavsiyesi de böyledir: Dişlerinizi fırçalayın, düzenli diş ipi kullanın, şekerden ve sigaradan uzak durun. Ama diş hekimi, işler ters gittiğinde onarım yapabilir. Ekonomistin ise kariyer boşluklarını dolduracak ya da kirli bir özgeçmişi parlatacak pek aracı yoktur. İşini kaybedenlere biraz faydalı rehberlik sunabilir — yeniden eğitim iyidir ama kursu dikkatli seçin; tüm bölge sıkıntıdaysa, en erken taşınanlar en az zarar görecektir — fakat doğrudan yardım azdır. Keynes’in benzetmesini tam olarak yerine getirebilmek için, ekonomistlerin sadece veriye değil, “matkaplara” da ihtiyacı var.