
Hollanda ile Çin arasındaki Nexperia krizi, Avrupa’nın teknoloji ve tedarik zincirlerinde ne kadar kırılgan olduğunu çarpıcı biçimde ortaya koydu. Süreç üç kritik adım üzerinden ilerledi:
Bu 52 günlük kriz, Avrupa’nın küresel çip tedarik zincirindeki payının %10’un altında olması nedeniyle hiçbir manevra alanı olmadığını gösterdi. Pekin vanayı kapattığında AB’nin elinde ne alternatif üretici vardı ne de karşı baskı oluşturacak siyasi güç.
Reuters ve WSJ’nin doğruladığı bilgiye göre Hollanda’nın el koyma kararının askıya alınması, Çin’in sert yanıtı sonrası Avrupa içinde oluşan panik ve özellikle otomotiv devlerinin baskısıyla hızlandı. Nexperia’nın ürünleri, Avrupa’daki otomotiv elektroniği ve güç yönetimi sistemlerinin kritik bir bileşeni olduğu için birkaç günlük kesinti bile zincirleme duruşlar yarattı.
Krizin asıl mesajı ise şu: Çin ile AB arasında yürüyen süreç bir müzakere değildi; Çin, Avrupa’nın stratejik bağımlılığını herkesin gözü önünde test etti. Ve sonuç, Avrupa’nın ne diplomatik ne sanayi politikası anlamında yeterince dayanıklı olmadığı gerçeğini açıkça gösterdi.
Bu tablo, AB’nin son yıllarda neden her jeopolitik krizden etkilenerek çıktığını da somutlaştırıyor. Enerjide Rusya’ya, çiplerde Çin’e, savunmada ABD’ye bağımlı bir yapı, kendi çıkarını savunacak güç oluşturmakta zorlanıyor. Avrupa’nın bugün yönetildiği politik kadrolar, bu zayıflığı giderecek net bir strateji üretmekten hâlâ çok uzak.
Nexperia dosyası; teknoloji, sanayi ve dış politika ekseninde Avrupa’ya verilen pahalı bir ders olarak kayda geçti.
