
Almanya ve Fransa’nın 30 yıllık tahvil faizleri, 2011 Avrupa Borç Krizi’nden beri görülen en yüksek seviyelere dayandı; uzun vadeli borçlanma maliyeti Avrupa’da yeniden patlıyor. Berlin’in 2026 için onayladığı 180 milyar dolarlık yeni borç programı ve savunma–iklim harcamaları, piyasada “Avrupa yeniden borç döngüsüne giriyor” endişesini büyüttü. Fransa’nın 30 yıllık faizi %4,44’e, Almanya’nınki %3,47’ye çıkarak kritik teknik dirençleri kırdı; yatırımcılar “Avrupa’nın en güvenli kağıtları bile satılıyor” yorumunu yapıyor.
Avrupa’nın iki büyük ekonomisi Almanya ve Fransa’da 30 yıllık devlet tahvili getirileri, neredeyse 15 yılın zirvesine fırladı. Grafiklerde açık şekilde görüldüğü gibi, Almanya’nın uzun vadeli getirisi %3,47, Fransa’nın ise %4,44 düzeyine çıkarak 2009–2011 bandının üzerine dayanmış durumda.
Bu, Avrupa piyasalarında sadece teknik kırılım değil, aynı zamanda yapısal bir dönüşümün sinyali. Uzun vadeli faizler yükseldiğinde, piyasa aslında şunu söylüyor:
“Avrupa’nın borç yükü artıyor, risk primi yükseliyor, gelecek daha pahalı finansmanla yazılacak.”
Almanya’nın 2026 için açıkladığı 180 milyar dolarlık yeni borçlanma programı—savunma, enerji dönüşümü ve jeopolitik risklere hazırlık amacıyla—tahvil piyasasında şok etkisi yarattı.
Yatırımcılar, özellikle iki noktaya odaklandı:
• Almanya’nın uzun süredir koruduğu kemer sıkma disiplini rafa kalktı.
• Fransa ve İtalya gibi yüksek borçlu ülkelerin tahvil primleri bu dalgadan daha sert etkilenecek.
Piyasada dolaşan yorumlardan biri artık çok net:
“Avrupa’nın borç krizi defteri kapanmamış, sadece ertelenmiş.”
Fransa’nın 30 yıllığı %4,44 seviyesine ulaşarak 2009–2011 döneminin eşiklerini test ediyor.
Yatırımcılar bu çıkışa iki nedenle odaklanmış durumda:
• Fransa’nın bütçe açığı 2025’te GSYH’nin üzerine çıktı.
• 2026’da Trump’ın ikinci döneminde küresel tahvil piyasasında ABD kaynaklı baskı artacak.
Kısacası, hem ABD’den hem Avrupa içinden gelen çift taraflı sıkışma Fransa tahvillerini en kırılgan varlık sınıflarından biri haline getiriyor.
Almanya’nın ve Fransa’nın uzun vadeli tahvil getirilerindeki bu keskin sıçrama, tek bir mesaj veriyor:
Avrupa, 2026’ya borç krizi havasında giriyor.
Bu yükseliş, sadece teknik bir hareket değil; kamu maliyesi, jeopolitik riskler ve Avrupa Merkez Bankası’nın sınırlı alanı birleşince, uzun vadeli faizlerdeki tırmanış yeni normalin başlangıcı olarak görülüyor.
