BS Ekonomi Bağımsız Medyasını Destekleyin
Eğer abone iseniz giriş yapınız.
Yatırımcılar göz kamaştırıcı getirilerin değil, dayanıklılığın peşinde
20 Ocak’taki yemin töreninden bu yana, Amerika’nın en büyük şirketlerini içeren S&P 500 endeksi %9’dan fazla değer kaybetti; teknoloji ağırlıklı Nasdaq endeksi ise neredeyse %15 düştü. Wall Street’in yükselişine öncülük eden teknoloji devleri—Alphabet, Apple, Nvidia ve “Muhteşem Yedili” olarak bilinen diğer şirketler—değerlerinin dörtte birini kaybetti. Yatırımcılar altın gibi güvenli limanlara yönelirken, bir kısmı da başka ülkelerde listelenen hisselere geçerek portföylerini çeşitlendirmeye çalıştı (bkz Grafik 1).
Kazananlar ve Kaybedenler
Seçilmiş borsa endeksleri, % değişim (20 Ocak – 25 Nisan 2025)

Amerika’dan doğrudan diğer piyasalara ne kadar para aktığını gerçek zamanlı ölçmek zor. Bunun bir göstergesi, hisseler gibi işlem gören varlık sepetlerini temsil eden borsa yatırım fonları (ETF’ler). Bu fonlar yatırımcıların sermayelerini hızlı ve likit bir şekilde hareket ettirmesine olanak tanır; dolayısıyla piyasa duyarlılığını ölçmekte kullanışlıdır. Veri sağlayıcısı HANetf’e göre, Mart ayında yatırımcılar Amerikan hisse senedi ETF’lerinden neredeyse 1 milyar dolar çekip, Avrupa’daki ETF’lere yaklaşık 9 milyar dolar aktardı.
En iyi performans gösteren piyasalar iki güçlü özelliği paylaşıyor: Amerikan tarifelerine düşük maruziyet ve güçlü iç büyüme. Danışmanlık firması Oxford Economics’in yaptığı bir sıralama, ülkelerin borsa performanslarını tarifelere karşı kırılganlıklarıyla birlikte değerlendiriyor (Amerikan gelirine bağımlılık, sanayi sektörünün büyüklüğü ve küresel sanayi döngülerine duyarlılık gibi kriterlerle ölçülüyor).

Bu ölçüme göre, Avrupa’da en iyi performansı İspanya gösteriyor. IBEX35 endeksi, Trump’ın göreve başlamasından bu yana yaklaşık %13 yükseldi. Turizm ve artan göçle canlanan ekonomisi hızlı büyüyor. İspanya, İtalya veya Almanya gibi diğer Avrupa ülkelerine göre tarifelere daha az maruz kalıyor. Ayrıca borsası büyük ölçüde kamu hizmetleri ve enerji gibi ekonomik durgunluklarda genellikle dirençli kalan sektörlere dayanıyor. Daha küçük piyasalar da güçlü performans sergiliyor: Polonya’nın gösterge endeksi %21 yükseldi; bu yükselişte hızlı ekonomik büyüme ve Amerikan tarifelerine düşük maruziyet etkili oldu. Deutsche Bank’a göre Trump’ın uyguladığı tarifeler, Polonya’nın ihracatının yalnızca %1’ini etkileyecek—bu oran Avrupa Birliği ortalamasının yarısı.
Küresel piyasalarda bazı sürprizler de yaşandı. Örneğin Meksika, Trump’ın ticaret savaşlarına oldukça açık olmasına rağmen, borsası iyi performans gösterdi. Bu, Meksika’nın “karşılıklı” tarifelerden muaf tutulması ve borsasının büyük ölçüde küresel ticaret şoklarından yalıtılmış olan perakende ve bankacılık sektörlerinden oluşmasıyla açıklanıyor. Almanya da bir başka istisna. Oxford Economics’e göre Almanya, Trump’ın tarifelerine karşı Tayvan’dan sonra en kırılgan ikinci ülke. Ancak DAX endeksi Trump’ın göreve gelmesinden bu yana %6 yükseldi. Ana karayla Trump arasındaki gerilime rağmen, Hong Kong’un Hang Seng endeksi de toparlandı.
Akıntıya Karşı
S&P 500 ve STOXX Europe 600, fiyat değişimi, yüzde puan farkı

Peki bu piyasalar için yatırım yapmak için uygun bir zaman mı? Avrupa’nın uzun vadeli getirileri tarihsel olarak Amerika’nın gerisinde kaldı; bunun nedeni daha yavaş ekonomik büyüme, siyasi parçalanmışlık ve daha küçük teknoloji sektörüdür. Analistler, bazı ülkeler geçici rüzgarlarla destekleniyor olsa da, yapısal sorunların sürdüğü konusunda uyarıyor. Ancak şimdilik yatırımcılar göz kamaştırıcı getirilerin değil, dayanıklılığın peşinde.
Kaynak: The Economist